-
1 erk
1. إمكان [إِمْكان]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar2. استطاعة [اِسْتِطَاعَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar3. اقتدار [اِقْتِدار]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar4. بأس [بَأْس]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar5. تمكن [تَمَكُّن]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar6. حول [حَوْل]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar7. صبر [صَبْر]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar8. طائل [طائِل]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar9. طائلة [طائِلَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar10. طاقة [طاقَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar11. طوق [طَوْق]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar12. طول [طَوْل]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar13. قابلية [قابِلِيَّة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar14. قبل [قِبَل]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar15. قدرة [قُدْرَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar16. مراس [مِرَاس]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar17. مرة [مِرَّة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar18. مقدرة [مَقْدِرَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar19. مقدور [مَقْدُور]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar20. مكنة [مُكْنَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar21. منة [مُنَّة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar -
2 إمكان
إِمْكان1. kifayetAnlamı: yeterlik, iktidar2. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji3. takatAnlamı: güç, kuvvet4. yetiAnlamı: yapabilme gücü, melek5. ihtimalAnlamı: olabilirlik, olasılık6. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname7. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç8. imkânAnlamı: uygun şart veya durum9. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet10. kabiliyetAnlamı: yetenek11. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek12. olabilirlikAnlamı: olasılık, ihtimal13. olanakAnlamı: yararlanılan uygun şart, imkân14. olasılıkAnlamı: bir şeyin olabilmesi durumu, olabirlik15. potansiyelAnlamı: varlığı, ortaya çıkmamış güç16. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar17. yetenekAnlamı: kabiliyet18. canAnlamı: güç, kuvvet19. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
3 استطاعة
اِسْتِطَاعَة1. kifayetAnlamı: yeterlik, iktidar2. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji3. yetiAnlamı: yapabilme gücü, melek4. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet5. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç6. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname7. kabiliyetAnlamı: yetenek8. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek9. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar10. yetenekAnlamı: kabiliyet11. canAnlamı: güç, kuvvet12. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat -
4 تمكن
تَمَكُّن1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. yetiAnlamı: yapabilme gücü, melek3. takatAnlamı: güç, kuvvet4. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet5. kabiliyetAnlamı: yetenek6. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç7. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname8. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek9. olanakAnlamı: yararlanılan uygun şart, imkân10. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar11. yetenekAnlamı: kabiliyet12. canAnlamı: güç, kuvvet13. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat14. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
5 اقتدار
اِقْتِدار1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. yetiAnlamı: yapabilme gücü, melek3. takatAnlamı: güç, kuvvet4. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname5. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç6. kabiliyetAnlamı: yetenek7. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet8. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek9. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar10. yetenekAnlamı: kabiliyet11. canAnlamı: güç, kuvvet12. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
6 بأس
بَأْس1. yılgıAnlamı: korku, dehşet2. haşyetAnlamı: korku, korkma3. azapAnlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı4. hüsranAnlamı: zarar, ziyan5. beisAnlamı: kötülük, zarar6. dokuncaAnlamı: kötülüğe yol açan, sağlığı bozan şey, zarar7. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji8. erkeklikAnlamı: erkekçe davranış, yiğitlik9. havilAnlamı: hevl, korku10. yılgınlıkAnlamı: yılgın olma durumu11. gaileAnlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü12. pervaAnlamı: çekinme, sakınma, korku13. endişeAnlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku14. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç15. işkenceAnlamı: eziyet16. eziyetAnlamı: aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü17. elemAnlamı: dert, acı18. kahırAnlamı: derin üzüntü ve acı19. kabadayılıkAnlamı: kabadayı olma durumu20. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname21. kahramanlıkAnlamı: kahraman olma durumu, yiğitlik22. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet23. mertlikAnlamı: yiğitlik, erkeklik24. korku25. ezinçAnlamı: şiddetli acı ve sıkıntı, azap26. ezintiAnlamı: korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı27. ürküntüAnlamı: ürkme duygusu, tevahuş28. acımaAnlamı: acımak işi29. ezaAnlamı: üzme, sıkıntı verme30. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar31. sakıncaAnlamı: sakınmayı gerektiren durum32. panikAnlamı: ani dehşet duygusu, büyük korku33. ziyanAnlamı: zarar34. yiğitlikAnlamı: yiğit olma durumu35. acı36. ağrıAnlamı: şiddetli ve sürekli bir acı37. canAnlamı: güç, kuvvet38. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat39. hâlAnlamı: güç, kuvvet, takat40. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
7 قبل
IقَبَّلَöpmekIIقَبْل1. evvelceAnlamı: önce, önceleri, eskiden2. evvelAnlamı: önce, ilkقُبْلönAnlamı: bir şeyin esas tutulan yüzüIVقِبَل1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. takatAnlamı: güç, kuvvet3. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç4. kabiliyetAnlamı: yetenek5. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet6. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname7. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek8. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar9. yetenekAnlamı: kabiliyet10. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat11. canAnlamı: güç, kuvvet12. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
8 حول
Iحَوْل1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. takatAnlamı: güç, kuvvet3. üstüneAnlamı: ilişkin, üzerine, dair4. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet5. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname6. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç7. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek8. hakkındaAnlamı: ilgili olarak9. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar10. seneAnlamı: yıl11. canAnlamı: güç, kuvvet12. hâlAnlamı: güç, kuvvet, takat13. dermanAnlamı: güç, takat, mecalIIحَوَّلَdevretmekAnlamı: dönmek, dolaşmakحُوَّل1. düzenbazAnlamı: düzenci, hileci2. madrabazAnlamı: hile yapan3. kalleş4. sinsi5. üfürükçü -
9 طائل
طائِل1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. takatAnlamı: güç, kuvvet3. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname4. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç5. kabiliyetAnlamı: yetenek6. faydaAnlamı: yarar, kâr7. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet8. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek9. maslahatAnlamı: iş, önemli iş, mesele10. menfaatAnlamı: yarar, çıkar11. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar12. çıkar13. avantajAnlamı: üstünlük sağlayan şey, yarar, kâr14. canAnlamı: güç, kuvvet15. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat16. büyük -
10 طائلة
طائِلَة1. kifayetAnlamı: yeterlik, iktidar2. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji3. kabiliyetAnlamı: yetenek4. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname5. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet6. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç7. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek8. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar9. hâlAnlamı: güç, kuvvet, takat10. canAnlamı: güç, kuvvet11. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat12. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
11 طاقة
IطَاقَةmecalAnlamı: güç, derman, takatIIطاقَة1. kifayetAnlamı: yeterlik, iktidar2. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji3. takatAnlamı: güç, kuvvet4. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç5. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname6. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet7. kabiliyetAnlamı: yetenek8. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek9. kuvvetAnlamı: güç, takat, şiddet10. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar11. sabırAnlamı: dayanç12. yetenekAnlamı: kabiliyet13. canAnlamı: güç, kuvvet14. hâlAnlamı: güç, kuvvet, takat15. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat16. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
12 طول
Iطَوْل1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç3. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet4. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname5. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek6. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar7. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat8. canAnlamı: güç, kuvvet9. hâlAnlamı: güç, kuvvet, takat10. dermanAnlamı: güç, takat, mecalIIطُولuzunlukAnlamı: uzun olma durumuطَوَّلَuzatmakAnlamı: uzatmasına sebep olmak, temdit etmek -
13 قابلية
قابِلِيَّة1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. erotizm3. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç4. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet5. kabiliyetAnlamı: yetenek6. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname7. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek8. libidoAnlamı: cinsel iç güdünün belirtilerini gösteren, yaşama gücünün bütünü9. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar10. yetenekAnlamı: kabiliyet11. canAnlamı: güç, kuvvet12. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat13. arzuAnlamı: istek, dilek, heves -
14 قدرة
قُدْرَة1. kifayetAnlamı: yeterlik, iktidar2. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji3. takatAnlamı: güç, kuvvet4. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet5. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç6. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname7. kuvvetAnlamı: güç, takat, şiddet8. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek9. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar10. yetenekAnlamı: kabiliyet11. hâlAnlamı: güç, kuvvet, takat12. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat13. canAnlamı: güç, kuvvet14. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
15 مراس
مِرَاس1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç3. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname4. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet5. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek6. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar7. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat8. canAnlamı: güç, kuvvet9. hâlAnlamı: güç, kuvvet, takat10. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
16 مرة
Iمَرَّة1. kereAnlamı: kez, defe2. kezAnlamı: defa, kereIIمِرَّة1. safrâAnlamı: öd2. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji3. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet4. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç5. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname6. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek7. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar8. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat9. hâlAnlamı: güç, kuvvet, takat10. canAnlamı: güç, kuvvet11. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
17 مقدرة
مَقْدِرَة1. kifayetAnlamı: yeterlik, iktidar2. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji3. takatAnlamı: güç, kuvvet4. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname5. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet6. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç7. kudretAnlamı: güç, erk, erke, iktidar, yetenek8. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar9. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat10. hâlAnlamı: güç, kuvvet, takat11. canAnlamı: güç, kuvvet12. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
18 مكنة
مُكْنَة1. kifayetAnlamı: yeterlik, iktidar2. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji3. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname4. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç5. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet6. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar7. canAnlamı: güç, kuvvet8. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat9. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
19 منة
مُنَّة1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname3. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç4. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet5. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar6. hızAnlamı: bir hareketten doğan güç, şiddet, güç, takat7. canAnlamı: güç, kuvvet8. dermanAnlamı: güç, takat, mecal -
20 طوق
طَوْق1. erkeAnlamı: ış başarma gücü, enerji2. enerjiAnlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç3. ehliyetAnlamı: yeterlik, uzluk, belge. ehliyetname4. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet5. kemerAnlamı: bel bağı6. erkAnlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar7. sabırAnlamı: dayanç8. canAnlamı: güç, kuvvet9. dermanAnlamı: güç, takat, mecal
- 1
- 2
См. также в других словарях:
erk — is. 1) Bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar 2) mec. Sözü geçerlik, istediğini yaptırabilme gücü, nüfuz 3) top. b. Bir bireyin, bir toplumun, başka birey, küme veya toplumları egemenliği, baskısı ve denetimi altına alma, hürriyetlerine karışma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iktidar — is., Ar. iḳtidār 1) Bir işi yapabilme gücü, erk, kudret Bu iş benim iktidarım haricinde, demez mi? S. F. Abasıyanık 2) Bir işi başarabilme yetki ve yeteneği 3) Devlet yönetimini elinde bulundurma ve devlet gücünü kullanma yetkisi Almanya daki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeterli olmak — 1) bir işi yapabilme gücü bulunmak 2) iktidar sahibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük